Ne zamandır
yazmak istiyorum. Nişantaşı Chocolate’ın dekoru baştan aşağıya değişti. (baştan
aşağıya dediğim içeride ki eski avizeleri siyaha boyamışlar. Gözümden kaçtı sanılmasın)
şimdi yeni bir concept var ve eskiye göre kıyaslarsam harika olmuş. Yeni hali
daha koyu, daha maskülen. Cafe havasından çıkıp bistro bar havasına girmiş.
Bu yeni
halinde değişen menusunun ve lezzetli yemeklerinin de büyük etkisi var. Gözüm
kapalı Arizona Steak’i tavsiye ederim. Benim gibi kırmızı et hastasıysan kesin
bayılacaksın. Ayrıca porsiyonlar da tatmin edici. O konuda da rahat
olabilirsin. Klasik tatları arasında dolma var ama ben hiç yemediğim için yorum yapamıyorum. Servis şahane personel
güler yüzlü ama bu yeni olan bir şey değil. Her zaman öyleydi.
Bu
değişiklikleri bir aydan beri yazacağım ama “Perşembe partilerinden birine
gideyim onu da anlatırım” dediğim için yazamadım veee en sonunda geçen Perşembe
oradaydım. Tesadüfen As, o gün karşıdan geldi. Chocolate’da buluşup önce yemek
yiyelim sonra da every Thursday party’i bir görelim dedik Yapılması gereken
dedikodular olduğu için de erken buluştuk. Biz gittiğimizde 5-6 masa doluydu
ama saat 10’a doğru insanlar bombastik
bir şekilde her yeri doldurdu. Bir süre sonra bırak boş masayı, ayakta bile zor
duruyorduk. Chocolate hafta sonları da böyleymiş. Dj’i Bahadır Ece. Perşembe
günlerinin özelliği ise her hafta başka bir dj’in olması.
İnanılmaz
eğlenceli geçti. Uzun zamandır böyle bir aktivitede bulunmamamın da eğlenmemde
payı var. Sıla’nin parçasında ki gibi “hadi kalk giyin gez toz” modunda olduğum
bir akşamdı. Bunun dışında, kimi ararsan oradaydı. Laf icabı söylemiyorum,
cidden herkes oradaydı.
Önceden
Chocolate’a gitmemin en önemli sebebi vale hizmetinin olması ve otopark sorunu
yaşatmamasıydı. Şimdi bu önemli özelliğinin yanına birçok önemli başka
özellikler de eklendi ve beynimin gidilesi yerler bölümünde yerini aldı.