7 Nisan 2013 Pazar

Dünyanın En Berbat Çaresizliği: Ev Aramak

Günlerdir doğru dürüst bir şey yazamamamın elbet bir nedeni var. Yoksa duramam bilirsin ama o kadar yoğun günler geçirdim ki o kadar dağılmışım ki beyni toparlamak zor oldu. Ev aramak tam bir dertmiş. İnan bana iş aramaktan daha beter bir iş. Dünyanın en zevksiz, en sinir arayışı.
Yoğun günlerim, yakınmamdan da belli olacağı gibi ev aramakla geçti. İstanbul’da doğru dürüst bir ev bulabilmek hem çok zor, hemde kazıklanma ihtimali çok yüksek çünkü her sokağı bilmeniz mümkün değil. İstanbul’un değişik bir yerleşimi olduğu için de; istediğin semtte ev bulsan bile, sana o semtin çingene mahallesinde ki bir evini “kelepir” diyerek kakalama ihtimalleri çok yüksek.
Bu zor ve yorucu, insanı depresyona sokabilecek, rüyalarımda peşimden salonların, odaların kovaladığını gösteren süreçte ilerlerken, zirilyon tane deneyimim oldu. En az 50 emlakçıyla falan görüştüm. Beşiktaş’ın ve Şişli’nin bazı semtlerinin  bütün sokaklarını, hangi mahallelerin iyi olduğunu, hangilerinde oturulmaması gerektiğini çok iyi öğrendim.  
Emlakçılar ev arama ve bulma konusunda çok enteresanlar. Denize düşen mecburen emlakçıya sarılıyor. Bazıları, ne istediğimi anladı ve bana ona göre evler gösterdi, bazıları ise, sırf “belki tuttururum” mantığıyla, öyle saçma sapan, geometrik odaları olan evler gösterdiler ki görsen, gülerken ağlardın. Yorulduğuma mı yanayım, beni salak sanmalarına mı yoksa İstanbul’da ki bazı evlerin mimari yapısına mı yanayım… Tabi insan 50 tane emlakçıyla görüşünce, kandırılma ihtimali sıfır oluyor. Kaşarlandım bu konuda. İşin ilginç tarafı, müşteri olarak bu görüşmeleri yaptığım için, “iyi bir emlakçı nasıl olmalı” isimli bir tez çalışması yapabilecek düzeye geldim. Valla bir emlak ofisi açsam, tıkır tıkır işletirim. Müşteri, ev sahibi, emlakçı üçgeninin atar damarı olurum.
İşte, o emlakçı senin, bu emlakçı benim, o mahalle senin, bu mahalle benim bir iki ay geçirdim. İşe gider gibi ev aramaya gittim. Maceralarım anlat anlat bitmez.Neyse ki ben, bu ev konularında aramaya inananlardanım. Sonunda istediğimiz gibi bir yer bulabildik ve kendimi bu en berbat çaresizlikten kurtardım. Ev aramak ne kadar bezdiriciyse, ev bulmak da o kadar keyif verici. Şimdi işin zevkli tarafındayım. Taşınma, yeni eşyalar, mahalleye alışma gibi ;)
Not: bir sonra ki yazım; “emlakçıların aslında demek istedikleri” olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder