Pazar günü
Küb, Can, Tu ve ben hep beraber Taksimdeydik.” Pazar günü taksim miii ?”
demeyin. benim için çok faydalı bir gezinti oldu. Terkos ve Atlas Pasajı’nın
derinliklerinde neler olduğunu filan öğrendim mesela ama bunlar yarının konusu.
Bu iki
müthiş pasajı keşfettikten ve Galata’da biraz dolaştıktan sonra geri dönerken
evimin yolunda olduğu için ve uğramazsam çok büyük suçluluk hissedeceğim için
Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin önüne “şehir tiyatroları yok edilemez” demeye
gittik.” Bir saat kadar uğrayıp, eve geçeriz” dedik.
Gittiğimizde
Fırat Tanış konuşma yapıyordu, biz de arkalarda seyrediyoruz. Derken kalabalık
bir grup konuşma yapılan yere doğru
yöneldi, Kemal Kılıçdaroğlu gelmiş. Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını yaptı. Zaten
ne olduysa sonra oldu. Bu kalabalık benim olduğum tarafa doğru gelmeye
başladı, bir baktım Kemal Kılıçdaroğlu
yanımda. “Ben de fotoğrafını çekim, bloga koyarım” derken başladım mı Kılıçdaroğluyla beraber yürümeye. O’nun da
yanında hiç koruma falan yok. Kimse bana “geride dur biraz” demedi. Fotoğrafı
da makinayla çekmiyorum. Millette koca koca nikonlar,bende blackberry. O da
takılmaz takılmaz ben foto çekeceğim zaman takılacağı tuttu. Yalnız bu arada
ben hem telefonu düzeltmeye çalışıyorum, hem düzeldi sanıp fotoğraf çekmeye
çalışıyorum, hem de Kılıçdaroğluyla birlikte yürüyorum. Kemal Kılıçdaroğlu’da
yan yan bana bakıyor. Adam içinden “bu ne yapmaya çalışıyor” dedi kesin. Derken
başımı kaldırıp bir baktım ki, bütün kameralar karşımda.(yalnız bu da ayrı bir
konu, bütün kameraların insanın karşısında olması ne demekmiş, bunu da anladım.
Kocaman geriye doğru yürüyen canlanmış ruhlanmış kollanmış bacaklanmış kamera
insanlar vardı karşımda, yüz yerine kameralar görünüyor sadece. İnanın
rüyanızda öyle bir görüntü olsa korkabilirsiniz.) E onlar geri geri giderek
çekiyorlar tabi, benim gibi yengeç misali yandan yandan değil. Ama bu arada
azmin zaferini de yaşadım, o fotoğrafı çektim. Artık çektim de ne olduysa. Yüz görünmüyor ama olsun.
Yani uzun
lafın kısası dün akşam haberlerde Kılıçdaroğlu’nu Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin
önünden arabasına doğru ilerlerken
gördüyseniz, onun yanında ki fotoğraf çekmeye çalışan şapşal sarışın
bendim.
Her şey blog
içindi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder