24 Temmuz 2012 Salı

Yerebatan Sarnıcı


6. yy’da imparator Justinien tarafından yapılmış. Geçenlerde ikinci kez gidip gördüğüm, güzelliğin ve korkutuculuğun bir arada ne kadar anlam bulduğuna bir kez daha şahit olduğum fantastik bir yer Yerebatan Sarnıcı.

“Korkunç güzel” kelimeleri, başka bir yeri bu kadar net ifade edemezdi herhalde. İçeriye girdiğiniz anda hafif bir korku duyuyorsunuz ama güzelliğinden de kendinizi alamayarak başlıyorsunuz iskelede, su damlalarının yukarıdan suya düşüşünü izleyerek yürümeye.

İskele üzerinde, o loş ışıkla ilerlerken suya baktığınızda düşen damlalarla birlikte, o suda yüzen kocaman balıkları görüyorsunuz. O güzel ambiyansı, o anda balıkların oraya nereden geldiğini düşünerek bir anda bozdum tabi ben. Sonra içten içe üzüldüm onlar için, "gün ışığı göremeden yaşayıp ölüyorlar burada, ayy yazııık" diyerek. Neyse, ilerlemeye devam ediyorsunuz iskelede. Sonlara doğru karşınıza Medusalar çıkıyor. Oraya para atıp dilek falan dilemişler. Ben tabi ki, o anda da, o paraları kimin topladığını düşündüm.

Medusaların birisi ters, diğeri ise yan yan bakıyor. Öyle olmalarının sebebi, hristiyan olan Bizanslıların, batıl olarak kabul ettikleri tanrılara hakaret amacı taşıyormuş. Hayır insanın aklından geçiyor sonuçta, o yy da sarnıç yaparken bile, içine medusa koyacak kadar sanat ruhu taşıyorsun, bir de o medusanın birini ters, diğerini yandan baktırarak anlam yüklüyorsun. Şaşılacak olay asıl bu. Sanat nereden nerelere gelmiş.

Fakat, bütün bunların yanı sıra, sütunlardan akan damlaların, Medusa’nın göz yaşları olduğunun söylendiği bir efsane de var.


Muhakkak  gidilip görülmesi gereken bir yer. İçeriye girdiğinizde “korkunç güzel” dememe hak vereceksiniz. Müze olmasına rağmen, müze kartı, sarnıç belediyeye ait olduğu için burada geçmiyor ama TC vatandaşlarına giriş ücreti 5 lira. Sıkıntı yok. İmparator Justinien’e de ayrıca hayranlığımı bildiriyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder