Dün Topkapı
Sarayını anlatmıştım. Gezi yazıma, saraydan çıktıktan sonra, buraya kadar
gelmişken, görmesek olmaz dediğimiz, görünce de gözüne fener tutulmuş tavşan
misali gözlerimizi şaşkınlıktan nereye çevireceğimizi bilemediğimiz Ayasofyayla
devam ediyorum.
MS 2.yy da
Bizanslılar yapmış. 1453 de, İstanbul fethedildikten sonra tepesine 4 minare
eklenerek camiye dönüştürülmüş. 921 yıl kilise, 421 yıl da camii olarak hizmet
vermiş. 2 kere yok olup 3 kere küllerinden yeniden doğan bu şaheser öyle muhteşem
bir yapı ki, Osmanlılar bu yapıyı hırs yapmış ve karşısına Sultan Ahmet Camii
yapılmış.
Toplamda 107
sutun sayesinde ayakta durabiliyor. Yalnız hakkını yemeyelim, hala ayakta
durabilmesinin sebebi, Mimar Sinan’ın bu yapıyı adeta tekrar inşa edercesine tamir
etmesi. Kubbesi o kadar yüksek ki, adeta sonsuz gibi, içine İtalya da ki pizza
kulesinin rahatlıkla sığabileceği söyleniyor. Ayasofya ya “gök kubbenin, yer
yüzünde ki aynası” da denirmiş.
Hakkında yüzlerce efsane var. beni en çok
etkileyen bir kaçı ise; Hz Ali’nin Ayasofya’yı baş parmağıyla kıble yönüne
döndürmesi, bekçisinin bir melek olması, içinde ki terleyen sutuna
dokunduğunuzda dileklerinizin gerçek olacağı…
Camii olarak
hiç kullanılmamış olsa, şu anda dünyanın en büyük ikinci kilisesi olacakmış.
Birincisi ise San Piedro. Sadece hristiyan ve müslümanlara özgü bir ibadethane
değil, içinde Pagan döneminden de izler var. Ayasofya bütün dinlerin ve
kültürlerin ötesinde bir yapı, fethin sembolü gibi adeta. İki kıtanın buluştuğu
bir şehirde, Ayasofya’nın olması ve iki dini de temsil etmesi gerçekten çok
büyüleyici. Tüm ihtişamıyla, tüm görkemliliğiyle iki kıtanın ortasında ki simge
gibi.
Şu anda ne
kilise, ne camii, olması gerektiği gibi bir müze. Bu saatten sonra kiliseye ve
ya camiye dönüştürülürse, sadece eski bir kilise ve ya eski bir cami olur. Tüm
özelliğini kaybeder. Ayasofya da namaz kılamamasının içine dert olduğu insanlar
var, illa orada namaz kılacak. Olaya şu şekilde bakmak lazım; hristiyan
topraklarında bizim dinimizin sembolü olan ve bizim için çok önem taşıyan bir
camii, önce müzeye, sonra da kiliseye çevrilse, sen ne düşünürsün. Müze
yapılmış işte, kilise de değil, bırak yani dürtüp durma olayı. Her yer camii
çok şükür, camii sıkıntımız yok, git istediğinde kıl namazını.
Müslümanım
ama Ayasofya camii yapılsa, bir müslüman olarak içinde namaz kılmaya utanırdım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder