6 Ağustos 2012 Pazartesi

Cremeria Milano, Hastasıyım...


Gerçekten hastasıyım. Bu güne kadar yediğim en harika dondurmaları yapan muhteşem dondurmacı. Hakiki Maraş yazarlar ya, dondurmacılar. Bu, hakiki İtalyan dondurmacısı. Ben Nişantaşında olanını biliyorum ama Beyoğlu, Bebek, Şaşkınbakkal ve cadde şubeleri de varmış. Yakınlarınızda varsa hemen gidin bir top alıp, dünyanızı şaşırın.

Geçen gün Bih ısrarlarıma dayanamadı ve evden “hem yürüyüş olur, bir topda dondurma yeriz” diyerek çıktık. Her şey iyi hoş. Gitmeden önce uyardım, “bak kız tezgahtar mülayim ama diğer çocuk biraz ters” dedim. Sanki bunları diyen ben değilmişim, O bunları hiç duymamış gibi gitti çocuğa “ben organik istiyorum” dedi. Çocuk da “biz de hepsi organik, hatta Türkiye için fazla organik” diyerek bizimkine böğürdü. Sonra ben sevimlilik olsun diye” dün bana tavsiye ettiğiniz bi çeşidiniz vardı, şuydu galiba” dedim parmağımla işaret ederek sevimli sevimli, en tatlı gülümsememle. Ne oldu, ters tepti. “dün size ne tavsiye ettiğimi nereden bileyim” diyerek bana da böğürdü. Ama kızmadım, işleri zor, gelen herkes “bu neli, bu neli “diye sorarak acayip dondurma çeşitleri arasında bocalıyor. Bence işe iyi başlayıp, gün içinde mod değiştiriyorlar.

Bir top 5 lira ama kocaman, sonuna kadar hak ediyorlar o 5 lirayı. Bir topu iki çeşide sığdırma gibi bir politikaları da var. Dondurmasında ki tek kusur, hemen erimesi. Bu da İtalyan dondurmalarının ortak özelliği zaten ama yine de bu hızlı erime bende zaman zaman Japon korku filmi etkisi yaratıyor.  

Mojitolu ve tiramisulu dondurmasıyla ciddi ilişkim var. Yakında ailemle tanıştırıcam. Müptelasıyım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder