30 Mart 2012 Cuma

Aşkın Sıradanlığı



      Dün akşam annemle yediğimiz yemekten sonra, programımız dahilinde İstanbul Devlet Tiyatrosu oyunu olan Aşkın Sıradanlığı na gittik. Gitmek istemememe rağmen, annem Nurinisa Yıldırım oynadığı için, ısrarla izlemek isteyince bana seçme şansı kalmadı. Oyuncular Nurinisa yıldırım, Saydam Yeniay, Deniz Elmas ve Efe Tuncer.

     Konu aşk, siyaset ve felsefe üçgeni arasında geçiyor. Nazi Almanyası öncesinde ki bu gerçek aşk hikayesi üniversite öğrencisi olan Yahudi asıllı Hanna ile felsefe profesörü Alman Martin Heidegger arasında.

    İlk on beş dakika gerçekten çok sıkıldım, ama sonrasında baktım ki çare yok, izlemek zorundayım, daha bir dikkatli izlemeye başladım. İyi ki de öyle yapmışım, oyun sonlara doğru güzelleşti de güzelleşti. Senaryo da inanılmaz bir alt metin var aslında, bu alt metini de oyuncular seyirciye aktarabildikleri kadar aktarıyorlar.

    Martin' le Hanna' nın bazı sahnelerinde elimde imkan olsun durdurim, replikler üzerinde biraz düşünim, hatta çay kahve olsun, üç beş kişi daha olsun repliklerden yola çıkarak felsefe üzerine biraz konuşalım, sonra ben oyunu tekrar başlatayım istedim ama olmuyor tabi öyle.

   Oyunda en beğendiğim replik " Nazilerin çoğu çocuklarına düşkün babalar, müziksever kişilerdi. Ürkütücü olan onların normalliğidir. Kötülüğün sıradanlığı işte budur. " oldu.

   Bir de böyle döner sahne falan yapmışlar. Sahnenin bir tarafında Hanna' nın gençliği, sahne dönüyor hooop Hanna' nın otuz kırk yıl sonraki hali. O da baya fantastik olmuş. Gidin izleyin derim ben.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder