26 Mart 2012 Pazartesi

Ben Şimdi Beyoğlu Dergisinde mi Yazıcam...



      Biliyorduuumm. Herkes lisede deli divane test çözerken, ben test kitaplarının arasına saklayıp okuduğum kitapların bir gün işe yarayacağını biliyordum. İşte o gün bugünmüş.

     Her şey şaka gibi aslında, hayatımda günlük bile tutmadım, ve şimdi olanlara şaşırararak bakıyorum. Kendime karşıdan bakıyor ve " dur bakalım, neler yapacak " diyorum sanki.

    Bundan tam bir ay önce sadece kendi markamı tanıtmak için bu blogu açtım. Başka bir şey yazmayı da düşünmüyordum aslında. Taa ki blogun tasarımını yapan Pın bana " bu hafta Kırmızıdasın, onu da yazarsın" diyene kadar. Gerisi zaten çorap söküğü oldu. Ne yazasım varmış diyorum şimdi, hep içime atmışım :)

      Ben böyle deli gibi her gün bir şeyler yazmaya başlayınca Beyoğlu Dergisi' nin yayın yönetmeni olan arkadaşım Tu " Beyoğlu kitaplarını anlatan bir bölüm yapmayı düşünüyoruz dergide, onu sen yapsana Seçil yaa" diyiverdi. Gözlerimde ki parlamayı ve "ooluuurrrr" derken ağzımın kulaklarıma değişini görmeliydiniz.

    Cuma günü dergiye görüşmeye ve netleştirmeye gittim. Bir heyecan tabi bende. Hazırlandım, süslendim, püslendim aldım yanıma Goky' nin gönderdiği şans meleklerini de gittim Tu' nun yanına.
Ve naranaraaaam, bir sürpriz daha. Ben sadece kitap tanıtımlarıyla ilgili bölümü ben yazıcam sanırken, derginin başında ajanda bölümü var, sergileri anlatan, Tu bana o bölümü de sen hallet dedi. E bunu duyduğumda içimde bir pelikan dans gösterisi başladı tabi.

    Şimdi bu belki küçük bir şey, " eee herkes bir yerlerde yazıyor noolmuş diyebilirsiniz" ama benim açımdan bakıldığında elimde kiler; markamı  tanıtmak için açtığım ve yazmaya başladığım bir blog, öncesinde günlük bile yazamayan ben, hiç bilmediğim bir iş, dergicilikse okumak dışında yine hiiç bilmediğim bir sektör ve her şey bir ay önce hiç aklımda yokken başladı. Küçük bir şey mi: değil, şans mı: biraz, istek mi: belki de, kim bilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder