Ünlü ingiliz yazar Ben Elton’ın kaleme
aldığı, Tarık Günersel’in dilimize çevirdiği “canlı yayın”, yönetmen Bora Severcan’ın marjinal rejisi ve
uyarlamasıyla sahnelendi ve artık bitti. Oyuncular; Volkan Severcan, Melda Gür,
Sefa Zengin, Aydan Burhan, Yeliz Şar, Hazal Erdal, Onur Bilge, Gamze Utma ve
Ayşen Gruda. Oyun medya ve toplum ilişkisini, toplumsal şiddeti ve yozlaşmış
medya kültürünü sorguluyordu.
Gidemicem, sahne ha kapanıyor, ha kapandı
derken nihayet gidebildim. Ado’nun sayesinde. Yoksa bilet bulamazdım. İki
kişilik bilete ikinciyi bulmam, bilet bulmamdan daha zor oldu. Neyse ki Mur
beni yalnız bırakmadı.
Oyunda Volkan Severcan ve Melda Gür seri
katil Mutlu ve Hatice Korkut çifti. Bu çift dünyanın cinayetini işlemiş,
kendilerini temize çekmek içinse; ödüllü, şiddet ve cinayet içeren filmler
yapan Selim Cihangir’i esir alıyorlar.
Volkan Severcan’la Melda Gür’ün
oyunculukları harikaydı. Ayşen Gruda’ya zaten söylenecek hiçbir şey yok. Diğer
oyuncular da oldukça iyi performanslar sergilediler. Yeliz Şar’ın oyunculuğu
gerçekten Türkiye şartlarında cesaret isteyen bir oyunculuk. Yalnızca bir tek
şeye takıldım. Bora Severcan sen ne kadar zeki bir insansın ki, oyunun sonunda
eleştirdiğin olayı kendin kullandın. Oyunu izlerken her şeyin olması gerektiği
gibi olduğunu düşündüm.Yeliz Şar'ın sahneleri bile oyunda olması gerektiği gibiydi amaa o son 10 dk’da ( izleyenler bilir) oyuna giren
spiker rolündeki kıza takıldım kaldım. Kızın o 10 dk’ da söylediği tek şey
“reytingler düşüyor’ ve oyun gereği
bunlar kameramanla birlikte sahneye iç çamaşırlarıyla çıkıyorlar. Kameraman
erkek. Üstünde de boxerla atlet var. Kız da sütyen ve külotla çıkıyor. E o kıza
da bir astar giydirseydin, kameramanı atletle çıkarıyorsun, elbise astarı denen
bişey var, hiç değilse kızcağız onu giyseydi üzerine. Oyunda eleştirilen her şey aslında oyunda da
vardı düşüncesi geldi beynime oturdu, o son 10 dk da. Bunun dışında,
izlemeseydim ve kaçırsaydım gerçekten üzülürdüm. İyi ki gittim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder