10 Nisan 2012 Salı

Köşe Yazarı Gibi Bir Şey Oldum Ben

      Hayat çok pis dalga geçmeye başladı benimle, en son size Beyoğlu Dergisinde yazmaya başladığımı söylemiştim ya, hah işte o günden bu güne çok şey oldu.
      Son bir aydır aklımı paradoks bir hikaye bulmakla bozmuştum, “nasıl bi şey olabiliiiirr, acaba nasıl olabiliiiirrr” diye, e geceleri oturuyorum malum, düşünüyordum. Neyse aklımda şöyle böyle bir şeyler oluşturdum. İki hafta önce arkadaşım Kem’in bi arkadaşıyla tesadüfen tanıştım. Ne iş yaptığımızdan bahsederken bana senarist olduğunu söylemez mi , anında gözlerim parladı tabi bunu duyunca. Hemen “benim bir hikayem vardııı” diyerek anlatmaya başladım ve naranaraaam “aynı zamanda yönetmenim bunu kısa film yapalım, festivallere yollayalım” demez mi. “E oluuur yapalım” dedim tabi. Hafta içi konuşalım diyerek ayrıldık. Hafta içi buluştuğumuzda kısaca replikler hakkında konuşup kimlerin oynayacağını düşünmeye başladık. Erkek oyuncu belli Adnan Yiğit, zaten 3 kişi oynuyor, kadın oyuncu kim olacak derken ikinci bomba hazımısınız, ben olim bari dedim öylesine gülerek, e ben de seni düşünmüştüm zaten dedi. Tabi ben yapar mıyım yapamaz mıyım, orası muallak, “ama benim hiç böyle bir deneyimim yok” dediğimde senarist ve yönetmen Sefa Songür’ ün “olsun iki dakika anca görünüceksin” demesi de ayrı bir olaydı. Daha sonra Adnan'a telefonda “ado valla ben yapamam galiba ya” diye ağlıyordum ki, O da , “merak etme ben sana yardım ederim  halledersin” diyerek beni biraz yüreklendirdi. Bakalım nasıl olacak. Bilmediğim bir kamera korkum falan yoktur inşallah. Çekimler bu hafta biter bitmez, (tabi güzel çıkarsam) hemen blog da olacak zaten.
     Bu kadar mı sandınız, değil. Ben daha buna alışmaya çalışırken  arkadaşım Oki’nin bi arkadaşına benden bahsetmesi ve onun da benden magazin bulvarı na bahsetmesi ve onların benim yazılarımı okumalarıyla bir bomba daha patladı hayatımda. Magazin bulvarının sahibi Kamil Bey’ le görüştüm dün ve her şey şaka gibi gelişti. Cumartesi günleri sitede yayınlanmak üzere gittiğim tiyatrolardan, sergilerden filmlerden filan bahsetmemi istedi, yani bildiğiniz köşe yazarlığı işte. Kamil Bey 40 yıllık gazeteci olunca ben karşısında heyecan dan düşüp bayılıcam sandım bir an ama O, hiçbir böbürlenme olmadan, bi abi gibi  gayet teşvik edici ve içinde yapıcı eleştiriler barındıran bir konuşma yaptı. Bu arada çok iyi bir kadrolaşma var magazin bulvarında. Aralarında tek amatör benim, böyle de ezik bir durum varda ama her şey bu kadar yolundayken bunu hiiiç dert edemicem. Cumartesileri zaten blogda yazmıyordum, artık cumartesi yazılarımı www.magazinbulvari.com  da okursunuz.J
     Ha bir de bütün bu olan bitene Sim’in yaptığı bir yorum var ki beni benden aldı. “başarı havuç gibi Seçil”  havuç derken demiş olabilirsiniz şu an, ben de dedim. Reklamcı deyimiymiş, tavşana verilen havuç anlamında yedikçe bir sonraki havuca koşuyor tavşancık. Ben benim önümdekinin çikolatalı cheesecake olduğunu düşünmeyi tercih ettim.
    Bundan yaklaşık iki ay önce bir olaya o kadar çok üzülmüştüm ki, dibe vurduğumu sanmıştım, hem de ne vuruş, çakılmak gibi. Şimdi anlıyorum, meğer Allah bana, senin için başka planlarım var demek istemiş, ben anlayamamışım. İşte ben de durumlar böyle, hani aşık olursunuz ilk 3-5 gün deli gibi bir gülümseme olur ya yüzünüzde ben de aynı o durumdayım işte, bu olanları düşündükçe yüzümde şapşal gülümsememle ortalıkta dolanıp olanı biteni anlamaya çalışıyorum J

3 yorum:

  1. Yazısında benden biraz eksik bahsetmiş huysuz ve yaşlı dememiş

    Kamil HIZER

    YanıtlaSil
  2. hayırlı olsun canım benıim
    herşey daha güzel olucak

    YanıtlaSil