Okulun son
günü, herkes sarhoş, hocaların odası ot kokuyor ve sen fena dağılmış
durumdasın. İki seçeneğin var. Okul hayatına devam mı ediceksin, yoksa dünya
turuna çıkarak gerçek hayatı mı tanıyacaksın… Vereceğin karar senin tüm
hayatını etkileyecek.
640 sayfalık
kitapın ilk bölümünün özetini geçtim yukarıda, ve ilk tercihimi yaparak 20
dakika sonra kendimi bir köprüde intihar ederken buldum ve kitabı bitirdim.
Yetindim mi, yetinmedim. Tekrar başa döndüm tercihlerimi değiştirdim. İkinci
hayatımda 102 yaşındaydım zengindim ve mango yerken boğularak öldüm ama yine
tatmin etmedi, tekrar başladım, sonra tekrer, tekrar ve inadıma sağlık yaklaşık
40-50 kere ölmeyi başardım. Hepsinin sonunda ölüm olması insanı hep bir yarım
bırakıyor, zengin, başarılı, mutlu da olsan “yine mi öldüm yaa, sonum yine
ölüm” diyerek tekrar başa dönüyorsun. Bir de şöyle bi durum var, iki tercihten
birini seçiyorsunuz ya her seferinde, mesela ben hayatım boyunca net olamayıp,
hep bir orta kararda yaşadım. “ya ben bu seçeneği bir süre dener, olmazsa
dönerim” diyemiyorum kitapta, seçimini yapıyorsun ve hooop bambaşka bir hayatı
yaşamaya başlıyorsun. Geri dönüşün yok. O da bence güzel bir ayrıntı
olmuş.
Kitabın
edebi değeri filan yok, fakat gerçekten çok zekice düşünülmüş. Okumaya
başladığınızda kendinizi bir oyunun içinde buluyorsunuz, kitabın tümünü inat
edip okursanız, yaklaşık 150 kere ölüyorsunuz. Orta sehpanın üstüne koyduk
evde, dergilerin yanında. Canımız sıkıldıkça okuyup, ölüyoruz.
PS:
Kadınlara hitap eden, tek cinsiyet üzerinden yazılmış bir kitap.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder