İzler izlemez yazmaya karar verdim. O kadar izler izlemez ki, ben bunu yazarken filmin bitiş yazısı geçiyor.
Lafı uzatmadan hemen bir Al pacino ve Michelle Pfeiffer boşrolü olduğunu söyleyeyim. Scarface’den sonra bir araya geldikleri ikinci film olma özelliğine sahip. Tiyatrodan uyarlanmış bir film ama bu durum filmi izlerken kesinlikle sırıtmıyor. Yönetmen, Garry Marshall. Garry’nin de Pretty Woman’dan sonra çektiği film. 1991 yapımı bir film ve ben kendimi yedim, “nasıl bu zamana kadar izlemedim ben bunu” diye diye.
Filmde Johnny (Al Pacino) hapisten yeni çıkmış bir aşçı. İlk iş bulduğu yerde işe başlıyor ve orası da Frankie’nin (Michelle Pfeiffer) garsonluk yaptığı bir yunan lokantası. Derken, olaylar gelişiyor ve Johnny Frankie’ye aşık oluyor. İkisi de şanssızlıkta birbirlerini kovalayabilirler. Tek fark, Johnny’nin hayata daha ümitle bakması. Frankie ise erkeklere ve hayata karşı güvenini kaybetmiş. Hayatına kimseyi almak istemeyen bir kadın.
O kadar güzel bir film ki, hayatta aşkın ne zaman karşımıza çıkacağının belli olmadığını insanın kafasına vura vura anlatıyor. Aşk karşına çıktığında ise, bütün bildiklerini ve öğrendiklerini yok ederek, güvenmeyi tekrar öğrenmeye çalışıyorsun.
Filmde hastası olduğum cümle Frankie’nin söylediği “yalnız kalmaktan korkuyorum, yalnız kalamamaktan da korkuyorum” ve Johnny’nin söylediği “seni kötülüklerden koruyamam ama karşılaştığında yanında olurum” demesi oldu. “Hay gidi, nerede o eski aşklar” diyeceğim şimdi ama, filmden almam gereken dersi almamış olacağım için bir şey demeyerek burada susuyorum. Son bir şey, izlemediysen mutlaka izle, tam bir kış filmi. Kahveni de al yanına. Bana teşekkür edeceksin. Arşivlik film. Mısır da al. Hadi gittim bye.
Duygularıma tercüman oldunuz:/
YanıtlaSil