Hani “emekli olsam da, gitsem sessiz sakin bir kasabaya
yerleşsem” dersin ya, hah işte o kasaba Avrupa’da Brugge. Belçika’nın Flaman
bölgesinde. Dili Fransızca. Kuzeyin Venediği.
Ufak ama muhteşem kanalları ve yeşilliğiyle kesinlikle
görülmesi gereken bir yer. Bütün Brugge
unesco’nun kanatları altında. 1000 yıllık tarihi var. En yeni bina 100 yıllık. Tam
bir ortaçağ şehri. Dolaşırken, bilinçsiz bir şekilde gözlerin, birden karşına
çıkacak, kılıcını kaybetmiş zırhlı bir tapınak şövalyesi ya da seni imana
çağıracak bir papaz arıyor. Ben, kendi adıma şövalyeyi tercih ederim.
Brugge için “tarihi” demek az kalır aslında. Çünkü sen
kendini gelecekten ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. İnanılmaz romantik. Daracık
sokaklarıyla, kanallarıyla, ördekleriyle, altın heykelleriyle, küçük
köprüleriyle tam bir masal diyarı. Evler aynı Hansel ve Gratel masalında ki
gibi. Üzerlerine çikolata döküp yemek istiyorsun. Ördek demişken, ördeklerin de
bir hikayesi var tabi. Zamanında kralın en yakın arkadaşını öldürmüş Brugge lular.
Kral da Brugge halkına ceza olarak, ördekleri öldürmeme cezası vermiş. Gerçek
olup olmadığını, her şehir efsanesinde olduğu gibi bunda da kimse bilmiyor.
Yapmazsan olmaz: Michalengelo’nun “doni madonna” heykelini
görmelisin, o dar sokaklarda dolaşırken dünyanın en eski eczanesine
rastalayacaksın. Muhakkak içeriye gir ve eski ilaçları gör. Aynen muhafaza
etmişler. Çok tatlı bir sahibi var. İstediğin kadar fotoğraf çekebilirsin. Bu arada
en eski hastane de Brugge da. Belfry Tower da kesinlikle görülmesi gereken
yerlerden. Zaten meydanda istemesen de görürsün ama en tepesine çıkmak çok zor.
Asansör yok, merdivenleri kullanmak zorundasın ama illa Brugge’u tepeden
görücem diyorsan “in Brugge” filmini izlemeni tavsiye ederim. Filmde hem Brugge’un
Belfry Tower’dan nasıl göründüğünü, hem
anlattığım muhteşem yerleri bol bol görebilirsin.
Danteliyle meşhur ama almana gerek yok. Çünkü son yıllarda
hepsini Çin’den getirtmeye başlamışlar. Çikolata da “Brugge Praline” tercihin
olabilir. Kesinlikle enfes. Son olarak beni benden alan ve bu masalı tamamlayan
oyuncakçının adını veriyorum: “Kathe Wohlfahrt”. Muhakkak uğramalısın. Muhteşem,
tahta oyuncaklarla ve hiçbir yerde göremeyeceğin yılbaşı süsleriyle dolu.
“Gidip görsek mi? ” diyenlere şiddetle tavsiye ederim. Çocukken
okuduğun masalların içine gireceksin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder