Zarif bir gün yılbaşı. Çam ağaçları, pırıltılı süsler, noel babalar, herkesin birbirine aldığı hediyeler, iyi dilekler, kar kristalleri, yanıp sönen ışıklar insanın içinde bir ay öncesinden bir coşku oluşturmaya başlıyor. Yılbaşı gecesine olan ilgi ise, insanların yeniliğe duyduğu ihtiyacın en yalın göstergelerinden birisi bence. Ruhların sıfırlanması, beklentilerin ve dileklerin gerçekleşeceği umudu, yeni kararların alınması. Bir nevi milat. İnsanın yenilenerek tekrar umutlanmasına, hayata dair heyecan duymasına ve pozitif düşünmeye başlamasına sebep olduğu için önemlidir yılbaşıları. Bir de kar yağarsa, dört dörtlük tam bir yılbaşı yaşanacak demektir ama, diyelim ki sen, kararlar almıyorsun, senin için her gün gibi bir gün. Olsun, şu açıdan bak. Atraksiyonu garantili bir gün. Her yer garip bir telaş içinde. Dükkanlar, mağazalar ışıl ışıl. Hiçbir şey yapmasan bile sokaktaki süslemelerden heyecanlanman lazım. “Boşverdim dünyanın şarap çanağını” de. Anlamsız gelse bile sana, herkesin heyecanından nasiplen biraz, geçmiş yılı hatırla, ne çok şey olup bittiğini, bu yıl neler beklediğini. Ha o da olmuyorsa, o zaman kusura bakma, senin içine 55 yaşındaki Mahmut kaçmış.
Söz konusu yılbaşıysa, binlerce program ve seçenek karşında sıralanmış olabilir. Futbolcuları bile kıskançlıktan çatlatarak, astronomik fiyatlarla, orada burada sahne alanlar, home partyler, sokak eğlenceleri, gece kulüpleri… ama bana göre İstanbul’da en iyi yılbaşı evde geçen yılbaşı. Trafikten hiç bahsetmek istemiyorum. Taksim, Beşiktaş zaten malum.Geçen sene gördüğüm görüntülerden sonra, zinhar Nişantaşı’nda da program yapmam. Nişantaşı’na çıkarsam Çarşamba günü yazacağım yazının başlığı “bak bir apaçi eğleniyor” olurdu sanırım. Burayı da apaçilere bıraktım o gece. Evde harika bir program yaptık bu yılbaşı için. Sim’le annemizin dizinin dibinde olmaya karar verdik. Müthiş yemeklerinden yiyerek, donatılmış bir sofrada güzel içkiler içip, TV’de yılbaşı programlarına biraz takılıp, bol bol güle eğlene güzel müzikler dinleyip, misafirleri uğurladıktan sonra ailecek sızmayı düşünüyoruz. 2013’ü böyle karşılayacağız. Yani “eee, neredesin bu yılbaşı” sorusunu soranlara “valla yılbaşında mekan mekan gezmeyi düşünüyorum. Önce biraz odamda takılırım, oradan mutfağa uğrar bir drink alırım, sonra da ver elini salon.” Diyerek cevaplıyorum.
Şu konuya da açıklık getireyim. Nasıl başlarsan öyle gittiği, dünyanın en büyük yalanı. Ehh seneler içinde bunu sende anlamışsındır artık. İrdelemiyorum konuyu. O gece gaza gelip, olmayacak başlangıçlar yapmaya kalkma diye, ufak bir yeni yıl uyarısında bulunayım dedim.
Kimsenin “seneye görüşürüz” esprisini yapmadığı, kafana maytap gelmeyen, cinsel tacize uğramadığın, sevdiklerinle birlikte güle eğlene hoplaya zıplaya karşıladığın, yıl sonunda da yılbaşında ki gibi gülümsediğin, bir yeniyıl olmasını dilerim.
Bir kaç yeniyıl parçası seçtim senin için, umarım beğenirsin ;)
http://www.youtube.com/watch?v=z8Vfp48laS8 ( e, john baba dinlenir )
http://www.youtube.com/watch?v=woevG3EbmBs (unutulmazlardan ;) )
http://www.youtube.com/watch?v=9frFggnz4P0 (bu parçayı bir keresinde karaoke de söylemiştim bir arkadaşımla düet şeklinde rezalettiiim )
http://www.youtube.com/watch?v=VyN98KSu8wQ (en sevdiklerimden )
İyi seneleeeeerrrrrr J